HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLI MANEVİ TAZMİNAT

Türk Borçlar Kanunun genel hükümlerinin birinci bölümünde borç ilişkisinin kaynakları açıklanmıştır. Borç ilişkisinin kaynaklarının açıklandığı birinci bölümün ikinci ayrımında Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri düzenlemiştir. Manevi tazminat haksız fiillerden doğan borç ilişkileri kısmında iki farklı durumda düzenlenmiştir.
* Ölüm ve bedensel zarar durumunda hak kazanılacak manevi tazminat TBK madde 56’da şöyle
düzenlenmiştir;
MADDE 56- Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz
önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak
uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
* Kişilik hakkının zedelenmesi durumunda hak kazanılacak manevi tazminat TBK madde 58’de
şöyle düzenlenmiştir;
MADDE 58- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi
tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.
2.TBK MADDE 58 UYARINCA MANEVİ TAZMİNAT
TBK m. 58 incelendiğinde zarardan söz edilmişse de kusura yönelik bir şarta madde metninde yer verilmemiştir. Ancak kanaatimizce haksız fiilin genel hükmü niteliğindeki TBK’nin 49. ve 50. maddeleri
gereği manevi tazminattan sorumlu tutulacak kişinin kusuru aranmalı yahut haksız fiil hakkında kusursuz
sorumluluğun uygulanacağına dair açık kanun hükmü aranmalıdır. TBK m. 58 de kişilik hakkının zedelenmesinden kaynaklanan zararın ağırlığı ilgili bir şart aranmamaktadır ancak belirtmek gerekir ki manevi tazminata hükmedilebilmesi için böyle bir tazminatı gerektirecek ölçüde bir manevi zarar aranacaktır. Şaka, takılma gibi küçük üzüntüler veren fiillerden kaynaklı manevi tazminata
hükmedilemeyecektir.(1)
Bir kimsenin kişilik haklarının ne olduğu konusunda sınırlayıcı bir sayım yoktur. Kişinin özgürlüğü, sağlık durumu, beden bütünlüğü, özel hayatının gizliliği gibi hususlar kişilik haklarına örnek olarak verilebilir. Bir kimsenin kişilik hakkına zarar veren eylemin hukuka aykırılığını önleyen durumların varlığı manevi tazminatın oluşmasına engel olabilmektedir. Bu hususta dikkat edilmesi gereken husus Türk Medeni Kanunun 24. maddesinin 2. fıkrasında şöyle ifade edilmiştir; “Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”
Kişilik hakları zarar gören kişinin açmış olduğu manevi tazminat davasında davacı, kişilik hakkına yapılan hukuka aykırı saldırıyı, manevi zararını, saldırı ile manevi zarar arasındaki nedensellik bağını, davalının kusurunu veya kusursuz sorumluluğunu gerektiren hukuki sebebi ispatlamakla yükümlüdür. Hakim, açılan davada bütün unsurları değerlendirerek davacının talebinin aşmamak kaydıyla manevi tazminatı takdir ve tayin eder. Manevi tazminatın çok düşük miktarda tayin edilmesi adil olmayacağı gibi davacının iyi ki böyle bir olay yaşamışım dedirtecek kadar aşırı bir miktarda olmamalıdır. Hakim TBK m. 58/2 uyarınca davacının talebi ile bağlı olmaksızın para ödenmesi yerine başka bir tazmin şekline karar verebilir veya bir miktar para ödenmesi ile birlikte ek bir diğer tazmin şekline karar verebilir.
3. ÖLÜM VEYA BEDENSEL ZARAR HALİNDE MANEVİ TAZMİNAT
A.Ölüm Halinde Manevi Tazminat
TBK Madde 56/2da;“Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da
manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü ile özel bir manevi tazminat sebebi düzenlemiştir. Bu hüküm, haksız fiile maruz kalan kişiden başkasına o haksız fiil için açıkça tazminat hakkı tanıyan özel bir hükümdür. Bu hükümde tazminat isteyebilecek yakınlarda anlaşılması gereken husus mutlaka akrabalık bağı olan kişiler değildir. Kişinin eşi, çocuğu, annesi, babası, kardeşi elbette yakını olarak kabul edilir ancak ölen kişinin nişanlısı, uzun süreli sevgilisi de yakını sayılır. Ancak her duygusal bağı olan kişi manevi tazminata hak kazanabilecek yakını sayılmaz. Örneğin kişinin komşusu, iş arkadaşları bu kapsamda değildir. Ölüme sebep olan fiilin hukuka aykırılığını önleyen bir sebep olup olmadığı araştırılmalıdır. Ölümden kaynaklı manevi tazminatta ölüme yol açan fiili gerçekleştiren kişinin sorumlu tutulabilmesi için fiili kusuru ile işlemiş olması ya da manevi tazminattan bir kusursuz sorumluluk sebebiyle sorumlu olması gerekir.
B. Bedensel Bütünlüğün İhlali Halinde Manevi Tazminat
TBK madde 58 de Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Ölüm dışındaki bedensel zararı ikiye ayırmıştır. Bunlardan ilki bedensel bütünlüğün zedelenmesi ikincisi ise ağır bedensel zarardır. Bu ayrıma göre ağır bedensel zararda zarar gören ve yakınları manevi tazminata hak kazanabilirken ağır olmayan bedensel zararlarda sadece zarar gören manevi tazminata hak kazanabilmektedir. Bedensel zararın ağır olup olmadığı zarar görenin ve tazminat talep edenin durumuna göre belirlenmektedir. Şöyle ki küçük bir çocuğun yaşadığı bedensel zararın ağırlığı ile yetişkin bir kişinin aynı bedensel zararının ağırlığı değişebilmektedir. Yahut doğuştan tek böbrekli olan bir kişinin haksız fiil sonucu böbreğini kaybetmesi ile sağlıklı iki böbreği olan bir kişinin haksız fiil nedeniyle bir böbreğini kaybetmesi farklı ağırlıkta zarar meydana getirecektir. Eğer bedensel zarar ağır değilse sadece zarara uğrayan kişinin manevi tazminat talep edebileceğini belirtmiştik. Bu durumda tazminat talep eden kişinin bedensel zararla davalının fiili arasında uygun nedensellik bağı olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Manevi zarar maddi zarar gibi ölçülebilir bir husus değildir. Hakim mevcut duruma göre manevi zararı takdir etmektedir. Ancak zarara uğrayan kişi bu zarar sebebiyle psikolojik tedavi almış, uyku düzeni bozulmuş, sinir krizleri geçirmiş, sosyal hayatı olumsuz etkilemiş olabilir. Bu gibi durumları tanık, tedavi evrakları gibi hususlarla ortaya koyarak hakimin daha doğru bir manevi zarar tespit etmesi sağlanabilir.
Davalının manevi tazminattan sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olması yahut zarardan bir kusursuz
sorumluluk sebebiyle sorumlu olmalıdır. Ayrıca davalının fiilinde hukuka aykırılığı önleyen bir sebebin
bulunmaması gerekmektedir.
4. HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLI MANEVİ TAZMİNAT DAVALARINDA ZAMANAŞIMI
Manevi tazminat davalarında zamanaşımı TBK 72. maddesinde düzenlenmiştir.
MADDE 72- Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak
iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.
5. HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLI MANEVİ TAZMİNAT DAVALARINDA YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
HMK madde 6’da genel yetki, madde 16’da haksız fiillerden kaynaklanan davalarda yetki hususu
düzenlenmiştir.
Genel yetkili mahkeme
MADDE 6-
(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri
mahkemesidir.
(2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
Haksız fiilden doğan davalarda yetki
MADDE 16-
(1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme
ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
HMK madde 2’de Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu uyuşmazlıklar belirlenmiştir.
Asliye hukuk mahkemelerinin görevi
MADDE 2-
(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs
varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk
mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava
ve işler bakımından da görevlidir.
Görüleceği üzere başka bir kanunda aksine düzenleme olmadıkça manevi tazminat davalarında asliye
hukuk mahkemeleri görevlidir. Manevi tazminat davaları farklı hukuk dallarının bir arada değerlendirilmesi gereken davalardır. Bu sebeple bu davalarda avukatlık hizmetinden yararlanmak hak kayıplarının yaşanmaması için önemlidir.
(1) M. Kemal Oğuzman, M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt 2, Vedat Kitapçılık, İstanbul,2014, s.255
Süleyman
Avukat